Dünyaca ünlü moda ikonlarından Karl Lagerfeld, lüksün yalnızca pahalı giysilerden ibaret olmadığını, aslında insanın kendisine zaman ayırabilmesinin de gerçek bir lüks olduğunu belirtti. Moda dünyasında yıllara yayılan etkisiyle tanınan Lagerfeld, sadece tasarımlarıyla değil, aynı zamanda yaşam felsefesiyle de büyük bir ilgi uyandırmıştı. 2020 yılında kaybettiğimiz bu efsanevi isim, zamanında yaptığı açıklamalarda, modern dünyada hızla kaybolan değerlerden birinin kendimize ayırdığımız zaman olduğuna dikkat çekmişti.
Lagerfeld, birçok insanın koşturmacalar içinde yaşamını sürdürdüğünü ve bu tempoda kendilerine ayıracak zaman bulamadıklarını vurgulamıştı. “Lüks, pahalı kıyafetler ve aksesuarlarla sınırlı değildir,” diyen ünlü tasarımcı, “Gerçek lüks, zamanın değerini anlayabilmektir. İnsanlar, kendi iç yolculuklarını keşfetmek için yeterince zaman ayıramıyorlar, ancak bu aslında gerçek bir lükstür” şeklinde açıklamalar yapmıştı. Lagerfeld, bir anlamda modern toplumda bireylerin sadece maddi değil, manevi anlamda da zenginleşmesi gerektiğine inanıyordu.
Bu sözler, onun moda dünyasında yarattığı imajın ötesine geçerek, yaşam tarzı üzerine derin bir etki bırakmıştır. Moda, onun için sadece giysi üretmekten ibaret değildi; o, moda ile insanların kendilerini nasıl hissettiklerini ve kendilerine nasıl değer verdiklerini de şekillendirmek istiyordu. Lagerfeld’in en ünlü söylemlerinden biri, “Moda insanı değiştirir, ancak tarz bir yaşam biçimidir” olmuştur. Bu yaklaşımı, sadece dış görünüşle değil, kişinin içsel dengesi ve yaşam kalitesiyle de ilgilenmiştir.
Ayrıca, Lagerfeld, bireylerin kendilerine zaman ayırarak daha sağlıklı, huzurlu ve verimli olabileceklerini savunarak, iş hayatının stresini ve yoğunluğunu dengeleyebilmenin önemini vurgulamıştır. O, sanatçılar, tasarımcılar ve iş insanları için ilham kaynağı olmaya devam etmekteydi. Moda dünyasındaki başarısının yanı sıra, kişisel bir yaşam tarzı ve bakış açısı geliştirmiş, bu perspektifiyle daha geniş bir kitleye hitap etmiştir.
Lagerfeld’in bu vizyonu, lüksün yalnızca materyalist bir kavram olmadığını, bir yaşam felsefesiyle şekillendiğini gösteriyor. Onun bakış açısına göre, gerçek lüks, insanın kendini dinleyebileceği, kaliteli bir yaşam sürdürebileceği ve kendisine zaman ayırabileceği bir dünyada gizlidir.